Kıyakçı ne demek Ekşi ?

Irem

New member
Kıyakçı Ne Demek? Şirin mi, Şeytani mi?

Daha önce "kıyakçı" kelimesini duyduğumda, aklıma gelen ilk şey, elinde bir tür "gönül alma" stratejisiyle gezinen, herkese en tatlı gülümsemeyi ve "yapma, yapma!" diye tatlı tatlı söylenen kişi tipi olmuştu. Ama, bir an düşündüm: Peki gerçekten de kıyakçı sadece her zaman başkalarını şirinlikle kandırmaya çalışan biri midir? Yoksa kıyakçılığın da stratejik, çözüm odaklı, kurnazca bir yanı olabilir mi? Çünkü, gelin görün ki, bu kavramın "resmi" tanımının ne kadar komik ve çok yönlü olduğuna dikkat çekmek lazım.

Öncelikle, "kıyakçı" kelimesi halk arasında genellikle hoşnutluk yaratmaya çalışan, birilerine iyilik yapmak için çabalayan, ama aslında kendi çıkarları için bunu yapan kişiyi tanımlar. Bu kişi, öyle bir yöntemle işe koyulur ki, "Ben sana iyilik yapıyorum ama dikkat et, benden hiç bir şey karşılıksız gitmez," dercesine bir hava yaratır. Yani, aslında ortada bir "kıyak" olsa da, asıl amaç o “iyi niyet” maskesi altında farklı bir şeydir.

Kıyakçı İle Tanışalım: Karakterler ve Hikâye

Bir zamanlar üniversite yıllarımda, dostlarım arasında “kıyakçı” diye adlandırılan biri vardı, adı Selim. Selim, cömertliğiyle ünlüydü, ama öyle bir cömertlik ki, sanki her yaptığı iyilikten sonra sana bir iyilik yapmış gibi bakardı. İster ders notu vermek olsun, ister yemek paylaşmak, ister bir dersten geçme konusunda yardım etmek olsun, Selim'in yöntemi hep aynıydı: “Ben sana bu kadarını yapabilirim, ama sen de bana şu konuda bir yardımcı olsan...”

Başlarda hep "ne kadar da yardımcı olmak istiyor" diyordum, ama zamanla fark ettim ki, Selim'in kıyakçılığı da tıpkı bir strateji gibi işliyor. Zira, ondan yardım aldıktan sonra, genellikle bir şekilde ona minnettarlık borcu ödemek zorunda kalıyorduk. Sanki bir ticaret anlaşması yapmışız gibi hissediyorduk.

Selim’in tavrını anlamak zordu, çünkü her zaman son derece “hoşgörülü” görünüyordu. Ama aslında, her kıyak sonrası onun kendi çıkarları da düşünülüyordu. Tabii, burada "kıyakçı" deyince hep Selim gibi stratejik insanlar gelmesin aklınıza, kıyakçılık bazen bambaşka şekillerde de karşımıza çıkabiliyor.

Erkek ve Kadın Kıyakçıları: Strateji mi, Empati mi?

Kıyakçılığı bir de erkek ve kadın bakış açısıyla ele alalım. Erkekler genellikle çözüm odaklıdırlar ve kıyak yaparken, stratejik bir yaklaşım sergileyebilirler. Örneğin, bir erkek, “Ben sana yardımcı oluyorum, ama sen de ileride bana iş verirsen memnun olurum” yaklaşımını benimseyebilir. Onlar için bu, kıyak yapmanın stratejik bir versiyonudur. Güya, iyilik yapıyormuş gibi davranıp, gizliden çıkar sağlamayı hedeflerler. Bazen, bu yaklaşımda şeffaflık olmasa da, amacın aslında belirli bir kazanım olduğu gayet açıktır.

Öte yandan, kadınlar da empatik yaklaşım sergileyerek kıyakçılık yapabilir. Kadınlar, başkalarına yardımcı olurken duygusal bağ kurmayı tercih edebilirler. Yardım etmeleri, genellikle gerçekten başkalarının iyiliğini istedikleri ve karşılık beklemeden bir şeyler yapma arzusuyla şekillenir. Yani, kadınların kıyakçılığı, genellikle başkalarının duygusal ihtiyaçlarına yönelik olabilir. Ama tabii ki, bu yaklaşımda da bazen “gizli” bir beklenti olabilir. Örneğin, bir kadının “Ya işte, sana bu kadar iyilik yaptım, artık sen de bana moral ver” demesi gibi.

Şimdi, buradaki fark şudur: Erkekler, bazen kıyak yaparken çıkar sağlamayı doğrudan beklerken; kadınlar, daha çok duygusal ve sosyal bağlar kurmaya çalışırlar. Tabii ki, burada her bireyin yaklaşımı farklıdır, ancak bu iki temel yaklaşım bazen daha belirgin bir şekilde farklılık gösterebiliyor.

Kıyakçı Mitosu ve Gerçekler: Toplumdaki Yeri

Kıyakçı olmak bazen kötü bir şey gibi algılanabilir. Ancak, bu tamamen bakış açısına göre değişir. Kıyakçılığı genellikle çıkarcı, iki yüzlü ya da manipülatif bir tavır olarak tanımlarız. Fakat bir de şu açıdan bakmalıyız: İnsanlar, başkalarına kıyak yaparken aslında bazen içsel olarak iyi niyetli olabilirler. Tabii ki, burada önemli olan, kişinin ne kadar samimi olduğudur. Eğer yardım sadece çıkar beklentisiyle yapılıyorsa, o zaman “kıyakçılık” bir anlam kazanır. Fakat, iyiliğin karşılıklı olduğu, gerçekten başkasına yardım etmeye dayalı bir yaklaşımda, kıyakçılık demek zor.

Sonuçta, kıyakçılığın toplumsal olarak da kabul edilen, hoş görülmüş ya da hoşlanılmayan bir yönü olabilir. Ama şu da bir gerçek: İnsanlar arasındaki ilişkilerde kıyak yapma hali çoğu zaman “kazan-kazan” anlayışına dayanır. Biri birine yardımcı olur, diğeri de minnettarlık gösterir. Bu her zaman kötü bir şey değildir; hatta bazen ilişkileri derinleştirebilir.

Sonuç: Kıyakçı Olmalı Mıyız?

Sizce kıyakçı olmak, gerçekten kötü bir şey mi, yoksa sosyal hayatta karşılıklı iyilik yaparak bağ kurmanın bir yolu mu? Kıyakçılık, toplumda genellikle olumsuz bir anlam taşır, ama bazen karşımıza farklı şekillerde çıkar. Bence önemli olan, kıyakçılığın ardında ne olduğunu anlayabilmek. Eğer sadece çıkar için yapılıyorsa, o zaman gerçekten de kıyakçılıkla ilgili biraz mesafeli durmakta fayda var. Ama eğer gerçek bir niyetle yapılıyorsa, belki de kıyakçılığı bir dereceye kadar kabul etmemiz gerekir.

Sizce kıyakçılık günümüzde hala önemli bir kavram mı? Yoksa bu kavram zamanla "yaklaşım" biçimlerine dönüşüp kaybolacak mı?