Kifayet Ne Demek Örnek Cümle ?

Baris

New member
Kifayet Ne Demek? Bir Hikâyenin İçinden Gelen Cevap

Selam forumdaşlar…

Bugün size kelimelerin en sessizlerinden birini anlatmak istiyorum: “kifayet.”

Yani “yeterlilik, yetme hâli.”

Ama öyle kuru bir tanım olarak değil; kalbimin orta yerinden, yaşanmış bir hikâyeyle.

Belki siz de benim gibi, bazen elinizdekilerin ne kadar “yettiğini” göremezsiniz.

Belki “daha fazlası” uğruna, zaten sahip olduklarınızı sessizce harcamışsınızdır.

İşte bu hikâye tam da o hissi anlatıyor.

---

Bir Kasaba, Bir Çift ve Bir Kelimenin Hikâyesi

Küçük bir kasabada, Ali ve Elif diye bir çift yaşardı.

Ali, kasabanın marangozuydu; el emeğiyle geçinirdi, hesap yapmayı severdi.

Stratejik düşünür, yaptığı her işin sonucunu öngörmeye çalışırdı.

Elif ise öğretmendi; insanlara dokunmaktan, çocukların gözlerinde ışık görmeyi sevmekten mutlu olurdu.

Empatik, yumuşak ve kalbiyle konuşan bir kadındı.

Bir gün Ali’nin aklına büyük bir fikir geldi.

“Bu kasaba bana dar geliyor Elif,” dedi.

“Şehre gidelim. Daha çok iş, daha çok kazanç, daha çok imkân!”

Elif gülümsedi ama gözleri bir anlık tereddütle karardı.

“Peki Ali, ama ya mutluluğumuz? Burada huzurluyuz.”

Ali’nin cevabı kesindi:

“Huzur da kazanılır Elif. Biraz çabalamak kifayet etmez mi?”

---

Kifayet Etmek Neydi Aslında?

Ali’nin bu sözü kulağa kararlı gelmişti ama içinde bir yanılgı vardı.

O, “kifayet”i yanlış anlamıştı.

Zannediyordu ki kifayet etmek, azla yetinmekti.

Oysa kifayet, “sana gerçekten yeteni bilmek”ti.

Şehre taşındılar.

Ali büyük bir atölye açtı, siparişler yağdı.

Kazandılar, büyüdüler, ama evde sessizlik büyüdü.

Elif’in gülüşü azaldı, kahvaltı masaları boşaldı.

Ali işten yorgun döndüğünde, Elif’in gözlerinde eksik bir parıltı vardı.

Bir akşam, Ali yeni aldığı pahalı bir saati Elif’e gösterdi.

“Bak Elif,” dedi, “artık her şeyimiz var.”

Elif sadece gülümsedi.

Ama o gülümsemenin içinde bir yorgunluk vardı, sanki “Her şeyimiz var ama kendimiz yok” diyordu.

---

Kadının Kalbiyle, Erkeğin Hesabı Arasındaki Uçurum

Erkekler bazen çözüm odaklı oldukları kadar duyguların derinliğini ıskalar.

Ali de öyleydi.

Onun için mutluluk bir denklemdi:

“Çalışma + Kazanç = Huzur.”

Oysa Elif için huzur, paylaşılan bir sessizlikti, birlikte içilen çay, birlikte kurulan bir hayaldi.

Bir akşam Elif, okuldan döndü ve sessizce masaya bir kâğıt bıraktı.

Bir çocuk yazısıydı:

“Öğretmenim, mutluluk ne demek?”

Altında Elif’in küçük bir notu vardı:

“Mutluluk, kifayet etmeyi bilmek.”

Ali o an durdu.

Bu cümle, bir tokat gibi yüzüne çarptı.

Elif’in duygusal zekâsı, onun bütün stratejilerinden daha derine inmişti.

Çünkü Elif, çoktan anlamıştı: yetmek bir eksiklik değil, bir tamlık hâliydi.

---

Bir Akşamüstü Sessizliği

Bir gün işten erken çıktı Ali.

Kasabanın küçük gölüne gitti, elinde o meşhur saatiyle.

Güneş batıyordu, suyun yüzü altın rengine dönmüştü.

Ali saate baktı, sonra göle.

Ve içinden şu cümleyi fısıldadı:

“Belki de kifayet, zamanı değil, anı ölçebilmektir.”

O anda anladı.

Kifayet, eksik olanı aramak değil, elindekinin kıymetini bilmektir.

Daha fazlasını istemek değil, sahip olduklarını fark edebilmektir.

Belki Elif haklıydı.

Belki gerçekten “her şey” dediğimiz şey, iki insanın birbirine yetebilmesiydi.

---

Kifayet Kelimesinin Kalpteki Anlamı

Ali eve döndüğünde Elif’e sarıldı.

“Affet beni,” dedi.

“Elimdeki her şeyin kıymetini geç fark ettim.”

Elif sadece “Yeter Ali…” dedi.

Ama o “yeter” kelimesi, bir sitem değil, bir sevgi onayıydı.

İçinde kabullenme, affetme ve huzur vardı.

İşte o an, Ali gerçekten “kifayet” kelimesinin anlamını hissetti.

Bir kelimenin, bir ömrü değiştirebileceğini anladı.

---

Kifayet Ne Demek Örnek Cümle

> “Elimdekiler azdı belki ama kalbim doluydu; işte o an anladım, bu bana kifayet ederdi.”

Ya da Elif’in öğrencisinin defterine yazdığı gibi:

> “Kifayet, sahip olduklarının yettiğini fark ettiğin andır.”

Bu kelime sadece “yetmek” değil, “şükürle tamamlanmak” anlamına gelir.

Bir şeyin kifayet etmesi, seni doyurmasıdır; gözünü değil, kalbini.

---

Peki Sizce?

Forumdaşlar, şimdi size soruyorum:

- Sizce “kifayet” sadece azla yetinmek midir, yoksa doyumun en bilge hâli mi?

- Erkeklerin hesapla ölçtüğü şeyleri, kadınlar neden kalple tartıyor sizce?

- Ve en önemlisi, siz hiç “bu bana kifayet eder” dediğiniz bir an yaşadınız mı?

Belki kimimiz hâlâ arayışta, kimimiz ise çoktan bulduğunu fark etmeden kaybediyor.

Ama ne olursa olsun, bazen durup nefes almak gerekiyor.

Belki de kifayet, o nefesin içinde gizlidir.

O yüzden diyorum ki:

Bir gün “yeter” diyebildiğinizde korkmayın.

Çünkü bazen en büyük güç, “daha fazlası” değil, “artık bu bana kifayet eder” diyebilmektir.