Kanun yapma yetkisi kime ait ?

Cansu

New member
[Kanun Yapma Yetkisi Kime Ait? Farklı Bakış Açılarıyla Bir İnceleme]

Hepimiz bir şekilde kanunlara tabi oluyoruz. Ancak, bu kanunları kimlerin yapma yetkisine sahip olduğu sorusu, çoğu zaman göz ardı edilen, fakat toplumsal yapıyı doğrudan etkileyen bir sorudur. Kanun yapma yetkisi, devlete, parlamentoya veya halkın temsilcilerine mi aittir? Peki, toplumsal cinsiyet, cinsiyet rolleri ve bireysel deneyimler bu süreci nasıl etkiler? Bu yazıda, kanun yapma yetkisinin kimde olduğunu hem objektif, veri odaklı hem de toplumsal ve duygusal etkilerle değerlendiren bir yaklaşım sunacağım. Hadi gelin, bu önemli ve bazen karmaşık konuyu daha derinlemesine inceleyelim.

[Kanun Yapma Yetkisi: Temel Kavramlar ve Yetkili Kurumlar]

Kanun yapma süreci, her demokratik toplumda belirli bir mekanizmaya dayanır. Çoğu ülkede, kanunları yapma yetkisi halkın seçtiği temsilcilere, yani parlamentolara veya yasama organlarına aittir. Türkiye’de bu yetki, Cumhuriyet Meclisi’ne yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) verilmiştir. Bu organ, halk tarafından seçilen milletvekilleri aracılığıyla kanunları yapar ve yasaların değiştirilmesi ya da yenilerinin eklenmesi konusunda kararlar alır.

Amerika Birleşik Devletleri’nde ise kanun yapma yetkisi, Senato ve Temsilciler Meclisi'nden oluşan Kongre’ye aittir. Kanun yapma süreci ise halkın temsilcilerinin, hükümetin, mahkemelerin ve diğer devlet organlarının etkileşim içinde olduğu karmaşık bir yapıya sahiptir. Fakat, kanun yapma sürecine yalnızca siyasilerin değil, halkın da etki ettiği pek çok yöntem bulunmaktadır: referandumlar, halk oylamaları veya kamuoyu yoklamaları gibi.

Peki, kanun yapma sürecinin içinde sadece siyasi aktörler mi var, yoksa toplumsal yapılar da bu süreci şekillendiriyor mu?

[Erkeklerin Bakış Açısı: Objektif Veri ve Çözüm Odaklı Yaklaşım]

Erkekler genellikle toplumsal olaylara daha objektif ve veri odaklı yaklaşma eğilimindedirler. Kanun yapma sürecini değerlendiren erkekler, genellikle mevcut verileri, anayasaları, hukuk kitaplarını ve siyaset bilimindeki teorileri ön plana çıkarırlar. Kanun yapma yetkisinin, halkın oylarıyla seçilen parlamentolarda olması gerektiğini savunurlar.

Bu yaklaşımda, yasaların yapıldığı yerin demokrasi ve şeffaflık açısından güçlü olması gerektiği vurgulanır. Yasa yapıcıların, kamu yararını en iyi şekilde gözetebilmeleri için uzmanlık ve deneyime sahip olmaları gerektiği öne sürülür. Örneğin, Almanya’daki seçim sisteminin karmaşıklığı ve farklı temsilci grupları arasındaki denetim, demokratik süreçlerin iyileştirilmesi adına birçok erkeğin ilgi duyduğu ve takdir ettiği bir modeldir. Bu tür bir yaklaşım, kanun yapmanın daha teknik ve stratejik bir süreç olarak görülmesini sağlar.

Ancak, burada bir soru ortaya çıkıyor: Kanunlar yalnızca teknik bir mesele midir? Toplumsal cinsiyet, ırk, sınıf ve kültür gibi faktörler bu süreci nasıl etkiler?

[Kadınların Bakış Açısı: Duygusal Etkiler ve Toplumsal Yansımalar]

Kadınlar ise genellikle toplumun duygusal, toplumsal ve psikolojik etkilerine daha fazla dikkat ederler. Kanun yapma yetkisinin kimde olduğuyla ilgili tartışmalarda, kadınlar genellikle yasaların toplumsal yapılar üzerindeki uzun vadeli etkilerine odaklanırlar. Kadınlar, kanunların sadece birer kural ve düzenleme değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ekonomik fırsatlar, sağlık ve eğitim gibi temel haklar üzerindeki etkileriyle de ilgilenirler.

Örneğin, kadınların çoğunlukta olduğu bir temsilde, kadın sağlığı, doğum izinleri ve cinsiyet eşitliği gibi toplumsal sorunlar daha fazla gündeme gelir. Kadınların siyasi alandaki daha fazla temsili, aynı zamanda kanun yapma süreçlerinin toplumsal sorunları daha kapsayıcı bir biçimde ele almasını sağlayabilir. Bu bağlamda, kadınların bakış açısı daha empatik ve ilişkisel bir yaklaşım sunar. Örneğin, Türkiye’de kadına yönelik şiddetle ilgili yasa değişiklikleri, çoğunlukla kadın hakları savunucularının seslerinin duyurulmasıyla hız kazanmıştır. Bu, toplumsal eşitsizliğe karşı verilen bir mücadeleyi yansıtır.

Bir diğer örnek ise, ABD’de kadınların kürtaj hakkı ve üreme sağlığına ilişkin yasal düzenlemelerdir. Bu tür yasaların şekillendirilmesinde, kadın hakları savunucuları önemli bir rol oynamıştır. Kadınların toplumsal yapılar ve aile içindeki rollerinden kaynaklanan baskıların, kanun yapma sürecinde nasıl daha fazla dikkate alınması gerektiği konusu, kadınların bakış açısının en belirgin özelliklerinden biridir.

[Toplumsal Cinsiyetin Kanun Yapma Sürecine Etkisi]

Her iki bakış açısı da kanun yapma sürecine önemli katkılar sağlasa da, toplumsal cinsiyet rollerinin yasaların şekillendirilmesindeki etkisi büyüktür. Erkeklerin objektif ve teknik bir bakış açısı benimsemesi, toplumsal eşitsizlikleri göz ardı edebilirken, kadınların daha duyarlı ve toplumsal etkiler üzerine odaklanan bakış açıları, daha kapsayıcı ve eşitlikçi yasal düzenlemelerin önünü açabilir. Ancak, her iki yaklaşımda da hatırlanması gereken bir nokta var: Kanun yapma süreci, sadece toplumsal cinsiyet değil, aynı zamanda sınıf, ırk ve diğer faktörlerin etkisiyle şekillenir.

[Sonuç ve Tartışma Soruları]

Kanun yapma yetkisi kime ait? Bu soruya verilecek yanıt, yalnızca hukuk ve siyaset biliminden değil, toplumsal yapılar, cinsiyet eşitsizliği ve halkın katılımı gibi faktörlerden de etkilenir. Peki, yasaların gerçekten sadece "teknik" bir mesele olduğu söylenebilir mi? Kanun yapma sürecinde daha fazla toplumsal cinsiyet eşitliği sağlamak adına neler yapılabilir? Kadınların ve erkeklerin kanun yapma süreçlerinde daha dengeli temsili mümkün mü?