İletişimsel edinç nedir ?

Cansu

New member
İletişimsel Edinç: Bir Anlam Arayışı ve Hikâyesi

Herkese merhaba!

Bugün, biraz daha farklı bir şey paylaşmak istiyorum. Biraz daha derin, belki de pek çoğumuzun fark etmediği, ama bir o kadar önemli bir kavramdan bahsedeceğim: İletişimsel edinç. Bu terim ilk duyulduğunda oldukça karmaşık gelebilir, fakat buna dair bir hikâye anlatmak, belki de anlamamıza yardımcı olur diye düşünüyorum. Bu hikâyede, iki farklı karakterin dünyasına göz atacağız: Biri erkek, biri kadın, ama ikisi de farklı biçimlerde iletişimsel edinçleri keşfedecek.

Duygusal bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz?

Bir İş Yerindeki Dönüm Noktası: Ahmet ve Ayşe

Ahmet, yıllardır bir şirkette çalışıyordu. Onun için her şey çok netti: Hedefler, stratejiler, çözümler. İletişim, genellikle mantıklı ve doğrudan olmalıydı. Her gün, bilgisayarının başına geçip, tüm departmanla toplantılar yapar, işlerin nasıl yapılacağını anlatır, yapılması gerekenleri belirlerdi. Verilen görevler yerine getirilir, sonuçlar alınırdı. Ancak, son zamanlarda işler istediği gibi gitmiyordu. Yönettiği ekip, bir türlü birlikte verimli çalışamıyordu. Nedenini ise bir türlü çözememişti.

Bir gün, şirketin insan kaynakları müdürü Ayşe ile bir araya geldi. Ayşe, yeni başlayan bir yönetim anlayışını benimsemişti: Daha empatik, daha insan odaklı bir yaklaşım. Ayşe'nin tarzı Ahmet için başlangıçta biraz belirsizdi. İnsanları dinlemek, duygusal bağlar kurmak, zaman alıcı işler gibi geliyordu. Fakat bu toplantı, hayatında bir dönüm noktasıydı.

Ayşe, onun başından geçen bir olayı anlatmaya başladı. "Bir çalışanım, geçen hafta toplantıda sessizdi, doğru dürüst konuşmadı. Ancak, eve dönerken ona biraz zaman ayırıp, gerçekten nasıl hissettiğini sordum. Öğrendim ki, evde ciddi sağlık sorunlarıyla boğuşuyormuş. Onunla empati kurarak, yalnızca işine değil, kişisel hayatına da duyarlı olmam gerektiğini fark ettim."

Ahmet başta pek anlamasa da, bu sohbet ona farklı bir şeyler düşündürmeye başlamıştı. Belki de sadece işler değil, duygusal bağlar da güçlendirilmeliydi.

İletişimsel Edinç: Ahmet'in Değişimi ve Sonuçları

Ahmet, ertesi gün ofise döndüğünde Ayşe’nin sözlerini aklında tutarak, birkaç ekip arkadaşıyla daha derin sohbetlere girmeye karar verdi. Ancak bu sefer, yalnızca işin sonuçlarıyla ilgilenmek yerine, onları dinlemeye, anlamaya, kaygılarını fark etmeye çalıştı. Kimi zaman sessiz kaldı, kimi zaman bir kahve içmeye davet etti. Ahmet, hiç beklemediği bir şekilde, ekip üyelerinin daha fazla katılım gösterdiğini, fikirlerini paylaştığını ve önceki başarısız projelerin aksine, şimdi işlerin daha verimli gittiğini fark etti.

Ahmet’in stratejik bakış açısı, Ayşe’nin empatik yaklaşımından beslenerek, iş yerinde gerçekten verimli bir iletişim ortamı yaratmaya başlamıştı. O günden sonra, sadece doğru çözümü bulmak yetmezdi; insanları anlamak, onlara güven vermek ve onların ihtiyaçlarını görmek de çok önemliydi.

Ayşe'nin Perspektifi: Empatik Bir Yöneticinin Gücü

Ayşe, Ahmet’in tersine, başlangıçta işin duygusal yönüne daha fazla önem veriyordu. O, çalışanlarının yalnızca işini değil, ruh halini, kişisel yaşamını da göz önünde bulundurarak daha empatik bir yaklaşım sergiliyordu. Çünkü o, iletişimsel edinç dediğimizde sadece bir takımın başarıya ulaşmasını değil, insanların birbirlerini anlamasını ve birbirlerine karşı duyarlı olmalarını da kastediyordu.

Ayşe, her ne kadar ahlaki bir sorumluluk gibi görse de, insanların duygusal bağ kurmalarını sağlamak, aslında çok önemli bir stratejik adımdı. İşte o yüzden, Ayşe bu yaklaşımını çok ciddiye alıyordu. Ona göre, insanları dinlemek ve anlamak, verimli bir iş ortamı yaratmanın sadece bir başlangıcıydı. Gerçek edinç, ekip üyelerinin kendilerini değerli hissetmelerinde yatıyordu.

Ayşe, her zaman Ahmet’e karşı bir tür sabırlı ve anlayışlı bir tavır sergilemişti. Kendisinin de bir lider olarak gelişmesini sağlamak için, ona sadece işin verimliliğiyle değil, insan faktörüyle de ilgilenmeyi göstermişti.

İletişimsel Edinç: Strateji ve Empati Arasındaki Denge

İletişimsel edinç, aslında bir kavram değil, yaşadıkça öğrenilen bir süreçtir. Ahmet ve Ayşe’nin hikâyesinde olduğu gibi, hem erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı hem de kadınların empati odaklı bakış açıları birleşerek, her iki tarafın da daha sağlıklı ve verimli bir iş iletişimi kurmasını sağlamıştır. Ahmet’in stratejik düşünme tarzı, Ayşe’nin empatik yaklaşımıyla buluşmuş ve ikisi de iletişimsel edinç kazanmışlardır. İşlerin başarısı sadece çözüm odaklı değil, aynı zamanda insan odaklı bir yaklaşımı da gerektiriyor.

Biraz Düşünelim: Sizce İletişimsel Edinç Gerçekten Sadece İş Hayatına mı Aittir?

Bu hikâyeyi paylaştım çünkü iş yerinde iletişimsel edinç kazanmanın ne kadar önemli olduğunu düşündüm. Ama bir şey daha soracağım: Sizce bu tür bir edinç sadece profesyonel yaşamda mı geçerli? Ya özel hayatlarımızda? Biz insanlar, yalnızca iş dünyasında mı başkalarını anlamalıyız, yoksa kişisel ilişkilerimizde de benzer bir yaklaşımı benimsemeli miyiz?

Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Sizce, empati ve strateji arasındaki bu denge nasıl kurulur?